14 Mart Ege Bölgesi Kariyer Fuarı’na Katıldık

Cumhurbaşkanlığı insan kaynakları ofisi tarafından düzenlenen ve organizasyonunu Dokuz Eylül Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği ‘’Ege Bölgesi Kariyer Fuarı’’ etkinliğinde Kariyer Basamağı / kariyerbasamagi.com ‘’Teorik Bilgiden Pratik Tecrübeye’’ platformu olarak görücüye çıktık.

17 üniversite, yüzlerce firma ve binlerce öğrencinin bulunduğu etkinlikte açtığımız standımıza gösterilen yoğun ilgiden dolayı tüm katılımcılara teşekkür ederiz.

Gerçekleşen başarılı etkinliğin katılımcı sayısının 10.000’in üzerinde olduğunu belirten Dokuz Eylül Üniversitesi yetkililerine önderliklerinden ve göstermiş oldukları üstün çabalarından dolayı şükranlarımızı sunarız.

Cumhurbaşkanlığı insan kaynakları ofisinin, bu tarz organizasyonlara ne kadar önem verdiğini bu etkinlikle bir kez daha görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu tarz etkinliklerin daha sık gerçekleşmesinin, bizlerin, öğrencilerimizin, iş verenlerimizin ve üniversitelerimizin daha kolay kaynaşmasında, istihdam potansiyelinin farkındalığının artmasında ve ülkemizin kalkınmasında daha etkin rol oynayacağının inancındayız.

Etkinliğe katılan üniversite temsilcilerimiz ile kurmuş olduğumuz diyaloglarda, insan yetiştirme dışında, projelere verdikleri önem, sosyal sorumluluklara verdikleri katkılar ve öğrencilerimize sağladıkları imkanlar için ne kadar üstün gayret gösterdiklerini bir kez daha görmüş olduk.

Etkinlikte yapmış olduğumuz tespitlerde, üniversitelerimizin sektörle kurmaya çalıştığı iş birliklerinde ve diyaloglarında yaşanan aksaklıklardan dolayı, Kariyer Basamağı / kariyerbasamagi.com ‘’Teorik Bilgiden Pratik Tecrübeye’’ platformu olarak hizmetlerimizin ve hedeflediğimizin ne denli doğru olduğunun farkına vardık.

Kariyer Basamağı /kariyerbasamagi.com platformu olarak, ÜSİ (Üniversite – Sektör İş Birliği) çerçevesinde, değerli öğrencilerimizin çalışma hayatlarına rahat adapte olmaları, hedeflerini çizebilmeleri, okullarından aldıkları teorik bilgileri, pratikte nasıl kullanabileceklerine karar verebilmeleri için, doğru kurum ve kuruluşlarla buluşturmayı hedefliyoruz.

Standımıza olan ilginizden dolayı teşekkür ederiz.

Kariyer Fuarı

Standımıza bekleriz;

Kariyer Basamağı / kariyerbasamagi.com olarak, 14 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilecek olan ‘’Ege Bölgesi Kariyer Fuarı’19’’ etkinliğinde yerimizi alacağız.

17 üniversite ve onlarca firmanın katılacağı etkinlikte, Türkiye’nin ilk ÜSİ (Üniversite- Sektör İşbirliği) temelli staj platformu Kariyer Basamağı / kariyerbasamagi.com ‘’Teorik Bilgiden Pratik Tecrübeye’’ standına tüm katılımcıları bekleriz.

Yeni Nesil İnsan Kaynağı

İnsan kaynağı bir ülkenin en önemli doğal kaynağını oluşturmaktadır. Diğer kaynaklar (yer altı, yer üstü, tabiat, sanayi, tarım, ham madde kaynakları, vs.) bakımından her ne kadar zengin olursa olsun düzgün işlenemeyen, işlevsel kullanılamayan her kaynak zamanla tükenir veya kullanılamaz hale gelir. Ancak kıt kaynakları en verimli şekilde kullanabilecek bilgi, beceri, ön görüyü sağlayacak ve değere dönüştürebilecek olan yine insan kaynağıdır. İnsan kaynağı da düzgün işlenmez ise zamanla işlevsellikten uzak ve kullanılamaz hale gelebilir.

Dönemlerin ihtiyaçlarına uygun şekillenmesi ve yetiştirilmesi gereken bireyler, doğru sistemlerle, doğru hedeflere yönelik eğitim ve öğrenim dönemi yaşamaları gerekir.

Eğitim ve öğrenim, günümüzde anne karnında başlayan ve ölene dek sürmesi gereken bir süreçtir. Üniversite (yükseköğretim) bu sürecin 2-10 yıllık bir zamanını kapsar. Yükseköğretim, temel bilgilerin (ilköğretimde ve ortaöğretimde) alındıktan sonra, mesleki eğitimin ve çalışma hayatında kullanılacak olan bilgilerin yoğun olarak aktarıldığı bir okul yaşamıdır.

Her ne kadar üniversitelerin eğitim ve öğretim süreçlerinde ve kalitelerinde kısmi farklılıklar olsa da müfredatlarının, dönemin ihtiyaçlarını karşılayacak insan kaynağının yetişmesi doğrultusunda benzerlik göstermektedir. Bu noktada fark yaratacak olan insanın kendisidir. Mezun olunan üniversitelerin kalitesi ne denli önemli olsa da günümüzde bilgiye ulaşmanın kolaylığından dolayı, insan kaynağında fark yaratan özelliklerin başında bilgiyi kullanabilme kabiliyeti gelmektedir.

Değişimin çok hızlı yaşanmasından dolayı, bireylerin en çok kazanması gereken özelliklerin başında ‘’değişime ayak uydurabilme yeteneği’’ gelir. Eğitim ve öğretimin değişmesi, üretimin ve tüketimin değişmesi, yaşam standartlarının değişmesi, beklentilerin değişmesi, yönetim sistemlerinin değişmesi, çalışma hayatının değişmesi vs.

Günümüzde ise yaşanılan değişimden dolayı bireyler;

  • kendini çok iyi ifade edebilen,
  • öz güvenli,
  • güvenilir,
  • kendine dürüst olabilen,
  • empati kurabilen,
  • sabredebilen,
  • sorgulayan,
  • cesur,
  • inanmadığı işleri bırakabilecek kadar cesur,
  • problem çözebilen,
  • sistem kurabilen,
  • zamanın değerini bilen,
  • para mı? Başarı mı? dengesini kurabilen
  • sadece ülkede değil dünyanın her yerinde yönetebilen,
  • hayal kurabilen,
  • ön sezileri gelişmiş,
  • yaratıcı, özgür,
  • eşitlikçi,
  • yaşama (sadece insan yaşamına değil) değer veren,
  • ders çıkarabilen,
  • meraklı,
  • olaylara geniş çerçeveden bakabilen,
  • ekip çalışmasına önem veren,
  • uzmanlıkların değerini bilen,
  • araştırmayı seven,
  • multidisipliner

özelliklere sahip olmaktadırlar ve olmalıdırlar.

Bu özellikleri ise sadece teorik bilgiler aktararak sağlamak mümkün değildir. Okullarımız, öğrencilerimizi sadece iş hayatına değil, yaşama hazırlayan yapılara dönüşmelidir. Öğrencilerine sağladıkları hizmetler bilgi aktarmanın dışında, sosyal imkanlarını da geliştirmelidir. Sosyal projelere ve yarışmalara katılımın artmasını sağlamak, öğrenci kulüplerinin işlevselliklerini düzenlemek hatta çıktılarını değerlendirmek, beslenme ve barınma gibi sorunların giderilmesini sağlamak, staj imkanlarının ve iş olanaklarının oluşturulmasını sağlamak, burs imkanlarını arttırmak, değişim programlarına katılımın arttırılmasını sağlamak, akademik çalışmalara ve projelere katılımlarını sağlamak sadece birkaç örnektir. Bu gibi çalışmalar öğrencilerin okullarına karşı aidiyet duygularını arttırır ve motive eder. Hatta bazı fakülte veya bölümlerde üretimin artmasına sebep olur. Genç beyinler her zaman daha yaratıcıdır.

Üniversitelerde yetişen insan kaynağının, sektörün ihtiyaçları doğrultusunda staj ve iş süreçlerinin takibi bu noktada önem kazanmaktadır. Yükseköğretim kurumlarının müfredatları, kontenjanları ve nitelikleri bu deneyimlerin sonucunda şekillenecektir. Gereksiz mezun fazlalığı işsizliği arttıran önemli bir etkendir.

Kariyer Basamağı /kariyerbasamagi.com platformu olarak bizde bu yapılarla çalışarak, ÜSİ (Üniversite – Sektör İşbirliği) çerçevesinde, değerli öğrencilerimizin çalışma hayatlarına rahat adapte olmaları, hedeflerini çizebilmeleri, okullarından aldıkları teorik bilgileri, pratikte nasıl kullanabileceklerine karar verebilmeleri için, doğru kurum ve kuruluşlarla buluşturmayı hedefliyoruz.

 

Üçüncü Nesil Üniversite

Bu kavramı son zamanlarda çok duyduğunuza eminiz. Özellikle, yakın zamanda yükseköğretim okullarının tercihlerinin yapılmasıyla, daha önceden üniversite nesillerinin ne olduğunu bilmeyen veliler bile bu kavramı anlamış durumdadır.

Yaşam hiç olmadığı kadar hızlı değişirken, bilgiye ulaşmanın sınırsızlığını yaşadığımız bu dönemde, eğitimin ve öğretimin niteliğinin değişmemesini beklememek gerekir.

Geçmişten günümüze insanoğlu bilgiyi oluşturmak, kavramak, kullanmak ve bilgiye ulaşmak konusunda birçok zorluklarla karşılaşmıştır. Her ne kadar istisnalar olsa da orta çağlardan bu yana bilginin oluşturulması, okullar, ibadethaneler ve araştırma merkezleri gibi yapılarda gerçekleştirilmiş, kavranması ve aktarılması (öğretilmesi) yine okullar yoluyla gerçekleştirilmiştir. Ancak insanlar yeni bilgileri kullanmakta hep tereddüt etmiş, şüpheyle bakmış, hatta dışlamışlardır.

İnsanoğlunun bilgiye olan ihtiyacı (doğuştan merakı olanlar, araştırmayı ve sorgulamayı sevenler hariç) hastalık, savaş veya ekonomik buhran zamanlarında artmış ve yeni bilgilerin çoğunlukla bu dönemlerde ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Eski tarihlerde yükseköğretim okulları oluşturdukları bilgileri saklar, elit (genellikle zengin) kabul edilen ailelerin elit olacak olan çocuklarıyla paylaşır, onları eğitirler ve yetiştirirlerdi. Bu sistem genelde, eskiden var olan feodal sistemin devamlılığını sağlayan, okumuş olmanın, bilgili olmanın elitist bir kavram olması, karar mekanizmalarının da bu zümreden çıkmasına sebep olurdu. Bu dönemlerde okulların kendilerine özgü karakterleri, disiplinleri ve nitelikleri vardı. Genellikle zengin ailelerin ve şirketlerin bağışlarıyla üniversiteler bulundukları bölgelerin insan yapısından etkilenir, kendilerine bu yönde şekil verirlerdi. Oluşan bilgilere ulaşmak çok zordu. Bu tip üniversiteler birinci nesil üniversitelerdir.

Feodalitenin yıkılması ve devletlerin yükseköğretim kurumlarının kendi çıkarları ve politikaları doğrultusunda yönlendirmeye başlamasıyla, okullar biraz daha ulusal çapta insanları kucaklamaya, eğitimi tabana yaymaya başladılar. Devlet desteklerinin yükseköğretim kurumlarına katkısı, her zümreye eşit şekilde eğitmesine ve bilgi paylaşmasına sebep oldu.

Bazı ticari işletmeler, devlet okullarından alınan eğitimin, kendi iş yerlerinde çalıştırabileceği nitelikte insan kaynağını yetiştiremediğini ve bilgilerin yeterli olmadığını düşünerek, kendi yükseköğretim kurumlarını oluşturup, gerekli insan kaynağının kendi müfredatı ve uygulamalarıyla yetiştirilmesini sağladı. Özel (vakıf) üniversitelerinin doğmasının başlıca sebebi budur. Ayrıca ticari işletmeler devlet okullarında oluşan bilgilere ulaşmakta oldukça zorlanıyordu. Hatta işletmelerin, devlet üniversitelerindeki akademisyenlerden çalışmalarını paylaşmalarını veya akademik danışmanlık yardımı istemelerine karşılık, akademisyenlerin özel sektörle iş yapmaları yakışıksız karşılanır ve hoş görülmezdi. Üniversite – sektör işbirliği düşüncesi henüz gelişmemişti. Aslında sadece insan kaynağı yetiştiren kurumlardı. Bu yapıda olan üniversiteler ikinci nesil üniversite kategorisindedir.

İçinde bulunduğumuz teknolojik gelişmelerin etkisi ile bilginin artık kolay kolay saklı kalamayacağı, hatta insanlığın kullanımına açılarak ülke sınırlarını aşabileceği bir dönemdeyiz. Üçüncü nesil üniversite kavramı tamda bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Önceden olduğu gibi bilginin elitist kesimlere aktarılması yetersiz kalmaktadır. Son elli yılda oluşan bilginin toplamının geri kalan insanlık tarihinde oluşturulan bilgiden çok fazla olduğu söylenir. Bilginin artması oldukça memnuniyet verici olabilir, ancak yetersizdir. Özellikle ülkeler bu bilgilerin bir yerde bulunmasıyla değil, bilgilerin kullanılmasıyla gelişir. Artık bilgiye ulaşmak kolaylaşmıştır. Zor olan bilgileri üretime dökebilecek, yönetebilecek, çözüm bulabilecek düşüncenin gelişmesidir.

Üçüncü nesil üniversitelerin, sadece insan kaynağı yetiştirme vizyonları yoktur; projelerin geliştirilmesinde ve sosyal çalışmaların gerçekleştirilmesinde öncülük etmeleri beklenmektedir. Okul dendiğinde aklımıza sadece eğitim ve öğretim gelmektedir. Bu bakış açısı artık yıkılmak üzeredir. Özellikle yükseköğretim kurumları daha öncede belirttiğimiz üniversite – sektör işbirliğinin de ötesine geçmiştir. Yapılan çalışmalar, ortaklıklar, işbirlikleri artık; üniversite – sektör, üniversite – kamu, üniversite – STK (sivil toplum kuruluşları) , üniversite – üniversite, vb. işbirliklerine sahne olmaktadır. Bu çalışmalar yükseköğretim kurumlarına yeni bir görev, bakış açısı ve vizyon getirmektedir. Bilgi eskisi gibi belli bir zümreye ait değildir. Hatta bilgiyi, üniversiteler topluma yön göstermek ve şekil vermek için kullanmakta, her konuya müdahil olmaktadır. Bu olması gereken önemli bir yapıdır.

Üniversiteler bulundukları yerleşim bölgelerini, sahip oldukları dinamizmle etkilemekte ve canlılık katmaktadır. Üçüncü nesil üniversiteler ise yerleşkelerinin tüm sorunlarına temas etmekte ve çözüm için iş birliktelikleri oluşturmaktadır.

Bu sistemi, başarılı işletmelerde uygulanan ‘’açık kapı’’ modeline benzetmek mümkündür. Bu tür üniversitelerde de toplumun her kesiminin ulaşabileceği yapılar, bilgi paylaşabileceği merkezler vardır.

Bu çalışmalar için üniversitelerde oluşturulan Teknoloji Transfer Ofisleri, proje birimleri, teknoparklar, girişimcilik merkezleri, kariyer ofisleri vs. yapılar bulunmaktadır.

Kısacası, üçüncü nesil üniversiteyi; toplumla bütünleşmiş, bilgi ve tecrübe paylaşımına açık, sosyal hayatla iç içe ve toplumsal yaşamla yönetişim içinde olan üniversite olarak tanımlayabiliriz.

Kariyer Basamağı / kariyerbasamagi.com platformu olarak okullarımıza ve Üniversitelerimize bu zorlu ancak doğru çalışmalarda başarılar diler, her türlü bilgi ve tecrübe paylaşımına açık olduğumuzu beyan ederiz.